Wednesday, January 5, 2011

Ayakkabılar ve Aşklar!



Her bayan gibi ben de ayakkabı almaya doyamıyorum! İçinde her bir ayakkabımın kendine ait bir cam bölmesi olduğu kocaman bir ayakkabı dolabı -hatta odası- hayal ediyorum..

Daha bebekken başlamış bu ayakkabı sevdam.. Annemler hep anlatır:  “ ‘O zamanlar daha konuşmayı bile bilmiyorsun, gezmeye gideceğiz, sana ayakkabı giydirmeye çalışıyorum ama ne ayakkabı giydirirsem giydireyim huysuzluk edip ayağından itiyorsun bir türlü seni memnun edemiyorum.. O sırada anneannen: ‘Nilgün, bide yeni aldığın ayakkabıyı bir giydir istersen’ diyor, ben de getiriyorum. Şaşılacak şey! Ayakkabıyı görür görmez ayağını uzatıyorsun..” :)))

Hiç şaşmadım doğrusu..Çok Seviyorum onları yapacak bir şey yok! Bin tane de olsa binbirinciye hayır demem.. 
Ama gel gelelim ki bu bayıldığım güzel aksesuarları giymeye kıyamıyorum.. Özellikle de topuklu olanlarını.. Bozulacaklar, eskiyecekler diye korkuyorum.. Zaten bir zaman sonra da modası geçiyor.. Olsun.. Herhalde ben onları cam bölmelerde saklayıp saatlerce karşıdan izlesem çok daha mutlu olurum.. Nasıl bir sapkınlıktır bu sevdiğine kıyamama? Harcayamama, eskitememe.. Gerçi çok sevdiğim şarkıları da kendime saklarım ben, paylaşamam kimseyle.. Kimse benim kadar sevemez, ya da belki çok daha fazla sever diye..
Aşıkken de böyle miydim ben acaba? Sevdiğime kıyamaz mıydım? Hiç hatırlamıyorum… Çok uzun zaman oldu…

Bazen ayakkabılar ve aşkların birbirine benzediğini düşünüyorum.. İkisi de bazen seni çok mutlu ediyor, bazen çok sıkıyor.. İkisi de acıtıyor, sende yaralar açıyor.. Sanırım zaman yine en güzel ilaç ikisine de.. Yaraları kapatıyor ama izi mutlaka kalıyor.. Çok nadir de olsa o kapanmış yaralar zaman zaman sızlayabiliyor..  Ama sanıyorum ki ayakkabıların açtığı yaralar daha hızlı iyileşiyor. Hatta sen yeteri kadar zaman tanırsan, ayakkabın sana uyum sağlıyor, sana göre şekil alıp, değişiyor.. Oysa bu hayatta kimse kimse için artık ne genişliyor ne de daralıyor.. Herkesin egosu o kadar kabarmış ki, bu sanki bir marifetmiş gibi ilk anda önünüze sunuluyor… Sözlerle değilse bile bakışlarla.. Bakışlarla değilse bile tavırlarla, aldırmayışlarla..

‘Senin için değişemem..’ Aman ne büyük erdem!

Ama ayakkabılarınız öyle değil, onlar değişir, hem de sadece sizin için.. Ve size uyduğu kadar kimseye uymaz bir daha, sizin olduğu kadar kimsenin olmaz... ve en önemlisi bir ayakkabı siz onu bırakmadan asla sizi bırakmaz!!

Ayakkabı aşkına!!!!!

aSLı Erdem

No comments:

Post a Comment